Hoş geldiniz

İlk, orta, yeni, yakın, uzay, bilgi çağı derken geldik bu güne. İnsanın bilgilerinin işlenmesi, yapılandırılması sonucunda oluşturulan böylesi bir ortamda buluşuyoruz. Hazırladığım kayıtları okurken ve izlerken iyi, verimli, yapıcı bir zaman dilimi geçireceğinizi umarım.

9 Haziran 2010 Çarşamba

Karelerle başlangıç.

.

İletişimde gelinen noktayı düşünüyorum da hem şaşırıyor, hem de heyecanlanıyorum.
Tarihin bir gününde cam bir tüpten görüntü alabileceğimiz söylendiğinde, herkes : ' Hadi canım! Mümkün değil !! ' tepkisini göstermiş. Sonuç ortada.Yerel yayın izlediğimiz gibi sınır ötesi hatta okyanus ötesi yayınları da izleyebiliyoruz.
' Bunun şaşırılacak yanı ne ? ' diyeceksiniz. Çocukluğumuzda yanına kadar giderek dinlediğimiz lambalı radyoları hatırlayan ve yaşayan bizler için şaşırtıcı olması olağan. Açtığımız zaman ses de hemen gelmezdi. Lambası ısınacaktı. Düğmeye basınca dijital olarak istasyon da çıkmazdı. El yordamıyla bulunan istasyonu parazitsiz dinlemek iyi bir olaydı. Evet! Olanaklar oydu o kadarıyla yetiniyorduk. Radyoyu bir yere taşıyamazdık elektrik bağlantısı ile çalışırdı. Çoğu da ithal olarak geliyordu, sanırım. Bizimki Philips markaydı. Bir arıza olduğunda alaylı tamirciler üstesinden mutlaka gelirlerdi. Çocukluğumdan beri onların bu yeteneklerine hayran olmuşumdur. O radyolara şöyle bir bakıp hatırlamak isterseniz, size bir bağlantı veriyorum: http://eskiradyolar.azbuz.ekolay.net/index.jsp
Yazılı iletişim ise çizgili veya çizgisiz dosya kağıdı, zarftan oluşan , tabi ki kalemi de unutmamalıyız, donanımdan ibaretti. İyi bir mektup dolma kalemle yazılırdı. ' Quink ' mürekkep piyasadaki yegane markaydı. Mürekkep bitti mi, şırıngaya ( şimdiki enjektör ) ilaç alır gibi mürekkep doldurulurdu. Tükenmez kalemler daha sonraları yaygınlaştı. El yazıları kişilere özgüdür. Bakıldı mı, ' Filancanın yazısı' diye tanımlanırdı. Mektuplaşma, heyecanlı bir bekleyişi de içinde barındırır, postacıyı görmek ve günlük olağan bir selamlaşmayla heyecan daha da artardı. ' Bize mektup var mı? ' sorusu size uzatılan bir zarfla cevap bulurdu veya ' Bu gün yok' kısa sohbeti olurdu. İşte sayfanın başındaki karenin içindeki zarfın anlamı. Erzurum' da lise öğrenimime devam ettiğimde rahmetli annemden gelen mektubun zarfı. Daha fazla zarf saklayabilirdim. İnsan kaybolmakta olan şeylere dokunabilme şansına sahip olmanın doyumsuz mutluluğunu yaşıyor.
İşte hayatın küçük bir bölümünden satırlara dökülenler.
Yine buluşacağız "Satırlar ve karelerde ".